Ertan Saban
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Rumeli Korsanları Bölümleri

Aşağa gitmek

Rumeli Korsanları Bölümleri Empty Rumeli Korsanları Bölümleri

Mesaj  ertansaban C.tesi Eyl. 20, 2008 6:03 pm

1. Bölüm

Korsan gemisi İzmir’de her zamanki yerinde demirlemişti. Tayfanın özel olarak seçtiği bu bölge hem geminin saklanması açısından elverişli hem de şehir dışında kaldığından gözden uzakta güvenli bir yerdi. Her seferden sonra tayfa, geminin görünümünde ufak değişiklikler yapıyor ve böylece tespit edilmelerini engellemeye çalışıyordu. Yöre halkı da ses çıkarmayıp onları koruyordu. Son seferlerini küçük bir İtalyan ticaret gemisine yapmışlar, gemide düşündüklerinden daha fazla altın ve gümüş bulmuşlardı. Kendilerine en az 2 ay yetecek miktarda para kazanan tayfa karaya çıkmıştı ve son zaferin tadını çıkarmaktaydı. Kaptan, yardımcısı, çarkçı ve haberci bir kahvede oturmuş acı kahvelerini içerken aynı zamanda da konuşuyorlardı. Abdurrahman kaptan söze karıştı.

 Güzel oldu valla. Ne yalan söyleyeyim, ben bu kadarını beklemiyordum.

Enver hiddetli bir biçimde cevap verdi.

 Ben bekliyordum arkadaş. O Federico mudur nedir, herif bizim kuyumcuları kazıklaya kazıklaya zengin oldu. Az bile yaptık.

 Enver, sakin ol be aslanım. Hayır adamı soyduk yetmedi bir de kendi gemisinde o kaa patakladık. Fazla olmadı mı sence?

 Ya kaptan, bu adam 3 senedir İzmir’i soydu soğana çevirdi. Ne yapsaydık yani, cezasız mı kalsaydı?
Bu arada çarkçı Mahir Naci araya girdi.

 Yalnız Kaptan, geri çekilirken farkettim. Ana motor ara sıra duraksıyor. Bir bakıma girmemiz lazım. Şu halde sefere çıkamayız.

 Tamam Mahir. Zaten 1-2 ay karadayız. Sinan’la siz Selanik’e gidin. Orada bizim Tekser usta var, Yahudi. Eski dostumuzdur, güvenilirdir. Onu bizim koya getirtirsiniz, orada hallederiz.

 Tamam Kaptan. Ama biraz şu zaferin tadını çıkaralım, değil mi? Ne vakittir İzmir’i göremedim, biraz burada kalayım.

 Tabii ki. Keyfine bak sen. Acelesi yok. Bu arada Enver, sen Sinan ile Mahir’i şu bizim balıkçı teknesiyle bırak Selanik’e. Şimdi beni uğraştırma. İzmir’i özlemişim, biraz burada kalayım. Bana çok iyi gelecek burası.

 Tamam Kaptanım. Olmuş bil. Sanki daha önce hiç Selanik’e gitmedik.
Bu arada Sinan’ın yüzünde bir gülümseme belirdi. O da araya girdi.

 Enver, şu İstanköy macerasına dönmesin bu iş.

 Yav Sinan, laf mı şimdi bu. O gün benim kafam dağınıktı, bütün yol kordonda gördüğüm kızı düşündüm. Ondan karıştırdık yolu.

 Bırak şimdi Enver. Ada turu yaptırdın bize be. 3 saatlik yolu 7 saatte gittik sayende.

 7 saat mi? O kaa da değil. En fazla 1 saat fazla dolaştık. Ege’nin o kısmı zaten çok karışık, her taraf irili ufaklı ada, insanın kafası karışıyor.

Mahir Naci de gülerek lafa karıştı.

 Sinan haklı valla. Karadan Güllük’e gidip karşıya geçseydik daha erken giderdik o gün. Valla sana güvensek mi bilemiyorum Enver.

Gülüşmeler arasında Kaptan araya girdi.

 O zamanlar acemiydi. Götürür şimdi sizi o. Hayır olsa olsa Kavala’ya filan çıkarsınız, mesele yok.
Hepsi yine gülüştüler. Enver bozulmuştu.

 Kaptanım, olmayi ama. Sen işi olmuş bil, te o kaa…..

 Öyle olsun bakalım. İki haftaya yola çıkarsınız. Aman Enver, yalnız sen bu aralar kordonda pek takılma. Neme lazım, Kavala’yı geçtim, Teselya’ya filan çıkartırsın bizimkileri.

 Geçin bakalım dalganızı. Ben de bulurum sizinle eğlenecek birhangi şey. Ben gidem artık. Kahveleri siz ödersiniz. Hadi eyvallah.

Diğerleri gülerek Enver’in arkasında bakarlar ve kahvelerini içmeye devam ederler.
ertansaban
ertansaban
Admin
Admin

Kadın
Mesaj Sayısı : 439
Yaş : 30
Nerden : БУPCA
Kayıt tarihi : 02/07/08

http://ertansaban.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Rumeli Korsanları Bölümleri Empty Geri: Rumeli Korsanları Bölümleri

Mesaj  ertansaban C.tesi Eyl. 20, 2008 6:04 pm

İzmir Valisinin evinde Fitnat ile Gülümser konuşmaktadır. Fitnat Gülümser’i gördüğüne çok sevinmiştir.

 Kız nerelerdesiniz siz? Özlettiniz kendinizi.

 Yeni çıktık karaya Fitnat Abla. 2 ay karadayız artık.

Hafif bir tebessümle

 Şu İtalyan bayağı zenginmiş yani…

 Yav hadi o manyakları anladım. Hepsi zaten kafadan arıza. Senin ne işin var o gemide? Seni nasıl kandırdılar?

 Aaa, öyle deme Fitnat Abla. Ben olmasam yaralılara kim bakacak. Şükür ki bu son seferde kimseye bir şey olmadı. İlla lazım gemiye bir hemşire.

 İyi de kuzum, yakalanacaksınız bir gün. Nereye kadar böyle gidecek?

 Bir şey olmaz ablacım. Merak etme sen. Bu arada bizim bazı ihtiyaçlar var. Sargı bezi, tendürdiyot filan. Onları hastahaneden tedarik edebilir misin ?

 Beni de kendinize benzeteceksiniz bu gidişle. Tamam tamam hallederiz. Hadi gel biraz kordona çıkalım. Özlemişsindir orada yürümeyi.

 Özlemem mi, çok özledim hem de. Hadi o zaman. Bizimkiler de kahvededir şimdi. Hem onlara da bir merhaba dersin.

 Bekle, şu feracemi alayım. Bakalım yine neler karıştırdı şu yaramazlar?

 Ben kapının önünde bekliyorum seni Ablacım.

 Tamam, haydi in aşağı, geliyorum ben de hemen.

Birlikte evden çıkarlar.
ertansaban
ertansaban
Admin
Admin

Kadın
Mesaj Sayısı : 439
Yaş : 30
Nerden : БУPCA
Kayıt tarihi : 02/07/08

http://ertansaban.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Rumeli Korsanları Bölümleri Empty Geri: Rumeli Korsanları Bölümleri

Mesaj  ertansaban C.tesi Eyl. 20, 2008 6:05 pm

Manastır’da ufak bir evde buluşan Hüseyin Bey ile Cahide Hanım konuşmaktadırlar. Hüseyin Bey ilk olarak söz alır.

 Savaşı kazadık çok şükür ama bu zafer istibdatı da arttıracak. Yunan’ı yendik ama Girit sorununun ne olacağı belli değil. Sen Avrupa’dan dönüyorsun, neler oluyor?

 Valla Avrupa şaşkın. Yunanistan’ın bu kadar kolay boyun eyeceğini düşünmüyorlardı. Ama Girit konusunda elleri boş durmayacaklardır. Yine Yunanistan’ı himaye edeceklerdir.

 Bizim İttihatçılar ne düşünüyorlar şu af konusunda? Dönecekler mi?

 Valla döneceğim diyen de var, bu oyuna kanmayalım diyen de. Zaten içlerinde de birlik yok, İngilizciler, Almancılar…. Açıkçası şu an durumumuz çok kötü.

 Biliyorum ve inan ki elimden hiçbir şey gelmiyor.

 Sen onu bunu bırak da bu Kara Abbas’ı ne yapacaz?

 Ne olmuş ki ona?

 Yav, son toplantıda yine bir üyeyi çıkışta kıstırmış. Bir güzel pataklamış.

 Offf Allahım, yine niye dellendi bu Abbas?

Bu arada Kara Abbas içeri girer.

 Oooo ! Bakıyorum yine gündemde ben varım.

 Yine senin karıştırdığın işleri düzeltmekle uğraşıyoruz.

 Anladım, konu herhalde şu üye olmaya yeltenen ciğersiz. Adam ajan işte, ne yapmamı bekliyordunuz?

 Ajansa da usülünce anlardık, cezasını keserdik, öğreneceğimizi de öğrenirdik. Adamı hemen pataklaman mı gerekiyordu?

 Yine aynı muhabbetler. Başlarınızı biraz o kağıtlardan kaldırın da hayata dönün. Her şey o kağıtlarda yazmıyor Cahide Hanım.

 Yine başladı işte. Her önüne geleni dövmekle de olmuyor bu işler Abbas Bey.

 Bana Bey filan deme. O Avrupai ünvanları kendinize saklayın.

 Tövbe Yarabbim. Hasetsin sen Abbas, resmen hasetsin.

 Neye hasetmişim? Bak çok merak ettim şimdi.

 Okuyamadın diye hasetsin. O yüzden kıskanıyorsun herkesi.

 Aman kalsın. Okuyanları da görüyoruz.

Hüseyin Bey dayanamadı.

 Yeter!!! Kesin artık şunu. Zaten fena kapana kısıldık, bir de sizinle uğraşmayalım. Cahide, sen Paris’e git ve arkadaşlarla tekrar bir konuş. Şimdilik kimse ayrılmasın. Ben size şifreli mektup yollamaya çalışacağım. Ona göre davranacağız. Abbas sen de Selanik’e git. Latife orada. Latife Cavid Nazım Bey ile görüşecek. Bakalım o ne diyor son durum için. Üstelik kendisinin İstanbul ile bağlantıları kuvvetlidir. O yüzden hükümetin yaptıklarından da haberdardır. Onun da görüşüne göre kendimize bir yol haritası çizmemiz lazım. Gidişat iyi değil.

Birlikte odayı terkederler.
___________________________________________________________________________

Selanik’te Beyaz Kule’nin yanında deniz kıyısında Cavid Nazım Bey ile Latife oturmuşlar konuşuyorlardı. Hal hatır sorduktan sonra konuşma cemiyetin son durumuna ve savaş sonrası gelişmelere geldi. Latife söze başladı.

 Üstad, sizce şu an ne yapmalıyız? Son olaylar hakkında ne düşünüyorsunuz?

 Latife, kızım kitabı bazen tersinden okumak faydalı olur. Ne yapmalıyız iyi bir soru belki lakin esas soru şu. Ne yapmamalıyız ? Bir de böyle düşün bakalım.

 Vallahi haklısınız üstad herkesin kafası karıştı, ne yapmak ,ne yapmamak doğru olacak, çıkar yol nasıl bulunacak ?

 Telaşe mahal yok Latife, lakin Sultan’ın planları varmış gibi gözüküyor, derim ya sana “Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür” yani insanlık hafızası geçmişte olanları unutur. Zannederim Padişah lütfuna mazhar olanların sonu pek iyi olmayacak, kurtulduk diye sevinenleri galiba yine prangalar, sürgünler bekliyor, yazık, umarım bu Yunan zaferi doğru değerlendirilir, yoksa harpte kazanılanlar yine masabaşı oyunlarına heba olur gider.

 Doğru dediniz Üstad, galiba bu bizim kaderimiz olacak. Yalnız sizi biraz durgun görüyorum, mahsuru yoksa nedendir ?

 Evet Latife, biraz sıkıntılıyım bu günlerde. Yakın arkadaşlarımdan biri Hüseyin Nazif geldi geçen gün, oğlu bizim cemiyettendi, lakin tutuklandı, haber alamıyoruz. Perişan yazık. Ne talihtir ki kızı da Yunan harbi esnasında gönüllü hemşire yazılmış. Ondan da bir türlü haber alamıyorlar. Harp bittiğinden beri bakmadıkları yer kalmamış, benden yardım istedi, İstanbul’da sorduruyorum ama bize yardımcı olacak şöyle ateş gibi bir evlat lazımdır. Anlaşılan odur ki biz kendimiz bulmaya çalışacağız Bihter’i.

 Kim dediniz üstad?

Cavid Nazım bey nargilesinden derin derin çekerken kafasını sallayarak:

 Bihter, arkadaşımın kızının adı. Abbas yakında gelecek değil mi? Bu iş tam Abbas’a göre, bulursa Abbas bulur Bihter’in izini. Bu arada bizlerin sıkı durması lazım, bu zamanda dağılırsak bir daha toparlanamayız. Ne cemiyet kalır ,ne de hürriyet davası. Sen de çalışmalara devam et ama çok dikkatli olalım. İstanbul’dan yeni haber geldikçe değerlendireceğim, Paris’te Ahmet Rıza ve bizim Dr. Nazım ile de temas kurmaya çalışalım, Cahide Hanıma yine Paris yolu gözükecek galiba. Şifre kullanarak bir mektup tanzim edin , Hüseyin Beye de fikirlerimi aynen iletin lütfen, sakın ola gevşemeyelim, çalışmaları mümkün olduğunca Manastır bölgesine doğru aktaralım. 3. orduda çok vatanperver subaylar ve subay namzetleri var. Onları hareketin içine katmak gerekir düşüncesindeyim, bir de Bihter konusunda Abbas’ın araştırma yapması için müsaade isteyiniz, dikkatli olunuz siz de.

 Tamam Üstad, gerekenleri yapacağım sonra size malumat veririm.

 Kolay gelsin Latife Hanım kızım,ne olur dikkatli ol. Ortalık Jurnalci kaynıyor.

Ayrılırlar ve arkadan çalan Rumeli’de Akşam ezgisi içinde bölüm sonra erer.

1. Bölüm sonu
ertansaban
ertansaban
Admin
Admin

Kadın
Mesaj Sayısı : 439
Yaş : 30
Nerden : БУPCA
Kayıt tarihi : 02/07/08

http://ertansaban.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Rumeli Korsanları Bölümleri Empty Geri: Rumeli Korsanları Bölümleri

Mesaj  ertansaban C.tesi Eyl. 20, 2008 6:17 pm

2. Bölüm

Korsan gemisinin ana motorunun bakıma girmesi gerekmektedir. Bunun için tayfalardan Enver, Mahir Naci ve Sinan Selanik’e gitmek üzere hazırlık yapmaktadır. Enver ilk olarak söze karışır.

 Ya Mahir, şu ağları da alsak mı acaba? Belki balık filan da tutarız ha, ne dersin?

 Alalım tabii. (Gülerek) Yolculuk bu, Selanik’e niyet nereye kısmet. İşin ucunda Girit’e de çıkmak var, aylarca Ege’de avare gibi dolanmak da. Biz işi iyisi mi sağlama alalım.

 Bakıyorum sabah sabah sen de Ege gibi dalgacısın. Bu Lodos böyle devam ederse karaya çıktığına bile şükredeceksin sen.

 Lodostan korkmuyorum da şu kordondan korkuyorum. İnşallah yine sana bir peri kızı göstermemiştir, yoksa halimiz harap.

 Aman aman, iyi ki sefte bir yolu şaşırdık. O Selanik’i gözüm kapalı bulmazsam ben de. Az kalmadım ben orda zamanında. Benim Cavid Hocam vardı Selanikli, oraları bana soracaksın arkadaş, elimle koyduğum gibi bulurum.

 (Gülerek) Karada sana güvenim tam da denizde hafiften şüphelerim var. Bu sefer götür bizi şaşırmadan, söz sana, bir daha bu konuyu açmayacağım.

 Tamamdır, haydi bakalım. Görüşeceğiz. Bu arada Sinan, sen şu Tekser Usta’yı tanıyorsun değil mi?

 Tanıyorum tabii. Onun oğulları ile benim teyzemin çocukları çok yakın arkadaştır. Ama buralara gelmeyi kabul eder mi ki acaba?

 Bizdeki akçeleri görünce öyle bir kabul eder ki. Zaten bizim kaptanın da ahbabı o. Sorun çıkmaz bence.

 Öyle diyorsan tamam Enver. Çıkıyor muyuz o zaman?

 Çıkıyoruz. Kaptan’a söylediniz değil mi bugün ayrılacağımızı?

 Yavere söyledim ben. O da kaptana söyleyecek.

 İyi o vakıt. Haydi o zaman rastgele.

Enver zevk içinde kasılarak bağırmaya başladı.

 İşte geliyoruz. Bekle bizi Urumeli. Çıkayım gideyim Urumeline….

Mahir Naci yine gülerek araya girdi.

 Rabbim sen yardım et şu deli Enver’e takılan zavallı bizlere…
ertansaban
ertansaban
Admin
Admin

Kadın
Mesaj Sayısı : 439
Yaş : 30
Nerden : БУPCA
Kayıt tarihi : 02/07/08

http://ertansaban.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Rumeli Korsanları Bölümleri Empty Geri: Rumeli Korsanları Bölümleri

Mesaj  ertansaban C.tesi Eyl. 20, 2008 6:19 pm

Üsküp’te Şadiye Elif giyinmiş ve okula gitmek üzere hazırlanmıştır. Tam bu sırada Tarkan onu görür.

 Merhaba Elif. Nereye böyle sabah sabah.

 Merhaba Tarkan Abi. Üsküp’teki okula atandım ben, orada muallimlik yapacağım artık.

 Haydi bakalım hayırlısı. Eğitimli insana her zamankinden çok ihtiyacımız var şu anda. Kolay gelsin hepinize.

 Sağol Tarkan Abi. Sen nereye gidiyorsun?

 Manastır’a. Biliyorsun işte, cemiyet işleri…

 Aman Abicim, dikkat edin. Her gün Sultan daha da güçleniyor, endişeleniyorum sizin için.

 Merak etme, tedbirimizi alıyoruz. Biz de olmasak zaten istibdadın yıkılacağı yok, o yüzden mücadeleden kaçamayız.

 Resne’ye dönecek misin?

 Manastır’dan sonra bir geçmeyi düşünüyorum. Özledim memleketimi…

 Tamam Abi, sana iyi yolculuklar.

 Haydi sana da iyi dersler, görüşürüz.

Ayrılırlar ve ikisi de yollarına koyulur.
ertansaban
ertansaban
Admin
Admin

Kadın
Mesaj Sayısı : 439
Yaş : 30
Nerden : БУPCA
Kayıt tarihi : 02/07/08

http://ertansaban.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Rumeli Korsanları Bölümleri Empty Geri: Rumeli Korsanları Bölümleri

Mesaj  ertansaban C.tesi Eyl. 20, 2008 6:21 pm

Fitnat ve Gülümser hastaneden gerekli malzemeleri almayı başarmışlardır ve eve dönmektedirler.

 Kız, şu yaptığıma hala inanamıyorum. Babam duysa bunları keser beni valla. Beni de yakacaksınız bu gidişle.

 Bir şey olmaz Ablacım. Bir sorun çıkarsa biz üstleniriz her şeyi. Sen gönlünü ferah tut.

 O nasıl söz kız. Sizi öyle ortada bırakacak değiliz herhalde.

 Sağolasın Ablacım. Aaaaa, o gelen bizim yaver değil mi?

 Evet o valla, bayağı da telaşlı. Feride, kız Feride……

Hızlı hızlı yürüyen kız adının söylendiğini duyunca birden irkildi. Geri dönünce Fitnat’ı ve Gülümser’i gördü. Fitnat devam etti.

 Aşık mısın sen kız? Leyla gibisin. Top atsalar duymayacaksın. Bu ne hal?

 Yok bir şey Fitnat Abla. Bizim kaptana bir haber vereceğim de ondan dalmışım.

Gülümser araya girdi.

 Ne haberi imiş bu kaa mühim?

 Bizim Enver, Mahir ve Sinan Selanik’e gidecekler. Yola çıkmış olmalılar şimdi. Onu kaptana bildireceğim.

 İyi de bunu biz bile biliyorduk. Bu kaa heyecan yapmanın ne alemi var?

 Mahir Abi hemen ulaştır ayrıldığımızı dedi, ondan aceleyle birden gideyim dedim.

 Öyle olsun bakalım. Haydi o zaman, yolun açık olsun. Kaptan en son kahvede oturuyordu, haberin olsun.

 Tamam, çok sağolun. Haydi görüşürüz o zaman.

Feride ayrılırken Fitnat Gülümser’e baktı ve şöyle dedi.

 Bunda bir hal var ama çözemedim tam. Neyse, yakında kokusu çıkar.

 Bana da bir acayip geldi tavırları. Neyse, ben biraz çarşıya uğrayacağım Fitnat Abla. İstersen sen de gel.

 Yok, sen git. Ben eve gideyim en iyisi. Akşama iftara misafir gelecek. Biraz hazırlık yapayım, yoksa babam beni topa tutar.

 Tamam o vakıt, haydi görüşürüz.

 Görüşürüz canım, kendine iyi bak.

Fitnat eve, Gülümser çarşıya doğru yürüyerek ayrılırlar.

___________________________________________________________________________

Selanik’e gelen Kara Abbas sahilde gördüğü Cavid Nazım Bey’in yanına doğru gelmektedir.

 Hayırlı günler Cavid Nazım Bey. Beni emretmişsiniz.

 Estağfurullah Abbas evladım, hoş geldin, nasılsın bakalım?

 Sağolun Üstad, iyi diyelim. Son olaylardan dolayı herkes gibi ben de şaşkınım biraz.

 Evet Abbas, ama merak etme , her gecenin bir sabahı vardır ve lakin sabahı karşılamaya hazır olmak lazımdır. Neyse Abbas, yakında İstanbul'a geçeceğini işittim, senden bir iki ricam olacak.

 Emredin, elimden gelenin fazlasını yapacağıma emin olabilirsiniz.

 Ondan eminim Abbas zaten, boşuna sana Kara Abbas dememişler, gözünün karalığı nam saldı. Abbas, çok yakın bir dostumun evlatlarından haber almaya çalışıyorum. İki evladından da ses çıkmadı, oğlu benim talebemdi, cemiyete de üye olmuş pek değerli bir gençti, Hamid’in jurnalcileri çocuğu harcamışlar, pek yazık oldu, kıymetli bir ailenin evladı idi. Son savaşta da kızı bir mektup bırakıp gitmiş , harbe gönüllü hemşire yazılmış, bütün cephelerde arattık lakin haber yok . Henüz esir değişimi için anlaşma sağlanamadı, bilmektesindir, belki bir umut esirler arasında olabilir. Şimdi senden ricam İstanbul'da durumu bir tetkik et, bulursan onu sen bulursun.

 Üstad anladım, ismi neydi bu gözüpek kızın ?

 Bihter, adı Bihter idi Abbas. Hem oraya gitmişken bana Paris'ten bazı evraklar gelecekti. Bizim Dr. Efendi ve Ahmet Rıza Bey bazı fikirlerini göndereceklerdi, bunları şifreli olarak göndereceklerdir muhtemelen. Mektuplar değişik isimlerle yazılı olacak , bunları İstanbul'da Muzaffer Bey'den teslim alacaksın, çok değerli bir arkadaşımız ,cemiyete pek çok faydası oldu,yaptıklarının hakkı ödenmez. Bihter le ilgili malumat toplamana yardımcı olur, ayrıca yüklü bir miktar para da emanet edecektir sana. Bu pek önemli bir miktar hem Paris'teki faaliyetler için gerekli hem de Hüseyin Bey Makedonya örgütlenmesi için kullanacak bu parayı , selamımı ilet ,gözlerinden öptüğümü söyle. Muzaffer Bey'den aldığın belgeleri, Halide Hanım'a götür, o deşifre edecek, sonra umarım Bihter'in hayırlı haberleri ve emanetlerinle beraber dönersin sağ salim.

 Aman Üstad ,bir sıkıntı aldı beni şimdi nasıl halledeceğim bakalım.

 Hey Çocuk !!! Kara Abbas olmayı kolay mı sandın ? Ateşe yakın duran yanar Abbas evladım. Büyük mücadelenin yükü de büyük olacak tabii ,yükü sırtlanmak için yemin vermedik mi ? Haydi bakalım, zaman bu zamandır, daha nice sırtlanacak yük var.

 Desenize yolcu yoluna gerek. Allah utandırmasın.

 Haydi çocuk !!! Göreyim seni, Allah yardımcın olsun.

Cavid Nazım Bey ve Kara Abbas birbirlerine sarılıp ayrılırlar.
ertansaban
ertansaban
Admin
Admin

Kadın
Mesaj Sayısı : 439
Yaş : 30
Nerden : БУPCA
Kayıt tarihi : 02/07/08

http://ertansaban.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Rumeli Korsanları Bölümleri Empty Geri: Rumeli Korsanları Bölümleri

Mesaj  ertansaban C.tesi Eyl. 20, 2008 6:22 pm

Manastır’da Hüseyin Bey loş ışıklı bir odada masa başında oturmuş kara kara düşünmektedir. Birden kapı vurulur ve Tarkan içeri girer.

 Hayırlı günler Hüseyin Abi.

 Hoşgeldin Tarkan. Nasılsın görüşmeyeli?

 İyiyim Abi. Asıl sizleri sormalı. Son olaylar yüzünden yine ortalık fena karıştı.

 Hiç sorma kardeşim. Ne yapacağımızı şaşırdık. Haberler sende. Rumeli ne alemde?

 Şu an oldukça sessiz. En son bir Bulgar çetesi yakalandı Pürsıçan taraflarında. Ondan beri sakin ortalık. Son zafer biraz rahatlattı herkesi.

 Orası öyle. Aman bir de o taraftan darbe yemeyelim.

Bu arada kapıda Latife göründü. Hüseyin Bey onu görünce çok sevindi.

 İşte Latife de geldi. Hoş geldin Latife.

 Hoş bulduk Hüseyin Abi. Selanik’ten geliyorum. Cavid Nazım Bey ile görüştüm.

 Güzel, ne diyor peki üstad?

 O da bizimle aynı fikirde. Ne pahasına olursa olsun bu sıralar sağlam durmamız gerektiğini söylüyor. Af için geri dönenlerin de aldanacaklarını düşünüyor. O da Paris’teki Nazım Bey ve Ahmet Rıza ile irtibat kurmaya çalışacakmış.

 İsabetli olur. Kendisi Selanik’te şu an, değil mi?

 Evet, Abbas onu görmeye gitti. Bir sorunu varmış. Yakın bir arkadaşının oğlundan ve kızından haber alınamıyormuş. Oğlu Selanik’te bizim cemiyete mensupmuş. Kızı da savaşta gönüllü hemşire yazılmış ama hala haber alamamışlar. Abbas ile İstanbul’da bir soruşturacaklar Bihter’in izini.

 Kim dedin?

 Kızın adı Bihter’miş.

 Latife, bu kız senin Üsküp’te tanıştım dediğin Bihter olmasın. O da Selanikli değil miydi?

 Aman ağzından yel alsın Hüseyin Abi. Yok yok, o değildir. İçime kurt düştü şimdi
.
 Neyse, sen içini ferah tut. İnşallah o değildir. Başka neler söyledi Cavid Bey?

 Manastır’da 3. Orduda örgütlenebileceğimizi söyledi. Orada çok sayıda değerli ve cemiyete katılmaya hazır subayların olduğunu söyledi. Çalışmalarımızı orada yoğunlaştırmamız gerektiğinden bahsetti.

 Bence de çok yerinde. Tarkan, ne dersin? Sen oralara gidip hafiften çalışmalara başlayabilir misin?

 Tabii Hüseyin Abi. İdadide çok tanıdığım insan var. Hatta Ahmet Ekrem adında bir yüzbaşı var orada, sıkı İttihatçıdır. Onun yeğeni benim yakın arkadaşımdır.

 Güzel, o zaman oradaki subayları kendimize çekmeye çalışmalıyız. Sen orada kal, biz sana gerektiğinde hemen ulaşırız. Ama dikkatli ol, jurnalciler artık her yerde.

 Tamam Hüseyin Abi. Elimden geleni yapacağım.

 Latife, sen de İstanbul’a git. Hem Abbas Bihter’i ararken yardım edersin hem de Halide Hanım ile konuşursun. Onun yazacağı yazılar da Paris’teki kararsız arkadaşlara yol gösterebilir. Halide Hanım İttihatçıların oyuna gelmemelerini telkin edecek bir yazı yazabilirse bizim için çok iyi olur. Bu konuştuklarımızı da şifreli bir biçimde bir kâğıda yaz ve Tarkan’a ver. Tarkan onu Manastır’dan en güvenli şekilde Paris’e, Cahide’ye ulaştırır.

 Hemen Hüseyin Abi.

 Haydi o zaman. Herkes işinin başına.

Odadan ayrılırlar ve herkes çalışmaya başlar.

___________________________________________________________________________

Feride, Abdurrahman kaptanın kahveden çıktığını görmüştür. Hızla arkasından koşarak seslenir.

 Kaptanım, Abdurrahman Kaptan, kaptanım…

 Merhaba Feride. Hayrola, bu ne telaş?

 Mahir Abim size bir an önce söylememi emretmişti. Enver, Mahir Abi ve Sinan bugün Selanik’e doğru yola çıktılar.

 Tamam Feride, sağol haber verdiğin için. Bakalım halledebilecek mi bizimkiler şu işi?

 Bir de Gülümser Fitnat Abla ile hastaneden gerekli malzemeleri almış.

 Çok güzel. Bugün hep güzel haberler veriyorsun. Malzemeleri gece olunca gemiye koyarsınız. Yanınıza 2-3 kişi alın, yalnız gitmeyin o koya gece gece.

 Tamam kaptanım. İsterseniz hemen yola çıkalım.

 O kaa acele değil Feride. Hem sen oruçlu değil misin?

 Öyleyim.

 O zaman iftarını yapıp öyle gideceksin. Ne gerek var bu vakıt taa oralara gitmeye. Ben bizimkilere söylerim. Teravihten sonra çarşının sonundaki çeşmenin başında seni beklerler. Orada buluşup gidersiniz gemiye. Sen de arada Gülümser’i yanına alırsın.

 Tamam Kaptanım. İzninizle ben gideyim o vakıt.

 Haydi o zaman. Size kolay gelsin. Bir terslik olursa ben buralardayım. Görüşürüz.

İkisi ayrılırlar. Abdurrahman Kaptan arkasına döner ve hızlı hızlı yürüyen Feride’ye bakar. O arkasını dönünce de Feride döner ve kaptana bakar. Bu arada arkada çalan Sevinç ezgisi eşliğinde bölüm sona erer.

2. Bölüm Sonu
ertansaban
ertansaban
Admin
Admin

Kadın
Mesaj Sayısı : 439
Yaş : 30
Nerden : БУPCA
Kayıt tarihi : 02/07/08

http://ertansaban.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Rumeli Korsanları Bölümleri Empty Geri: Rumeli Korsanları Bölümleri

Mesaj  ertansaban Perş. Ekim 02, 2008 9:37 pm

3. Bölüm

Ege Denizinde Enver, Mahir ve Sinan Selanik’e doğru hareket etmektedirler. Görevleri Selanik’te oturan Tekser ustayı İzmir’e getirtmek ve geminin bakımını yaptırmaktır. Mahir ilk olarak lafa karışır.

* Nerelerdeyiz dersin Enver? Doğru gidiyoruz değil mi?

*Tabii ki doğru gidiyoruz. Tahminen İskiri adasına yaklaşmak üzereyiz, birazdan görünür ada.

* Valla inşallah öyledir, hayır erzak da yok yanımızda çok. Aç kalırız Ege’nin ortasında.

*Hayır bana güvenmiyorsun, ona tamam da, elimdeki şu pusulaya da mı güvenmiyorsun?

* (Gülerek) “Pusula şaşmış arkadaş, ben ne yapayım?” Hatırladın mı Enver?

* Var ya, sen çarkçı olacağına Mabeyn katibi olsaymışsın. Ne hafıza var arkadaş!!

Sinan araya girdi.

* Benim karnım açıktı. Enver yolu şaşırmadıysa İskiri’de bir duralım. Orada karnımızı doyururuz.

*Olur tabii. Sinan, senin çevre malum. Var mıydı o adada tanıdığın?

*Var Mahir, Hilmi var orada. Mert çocuktur, sever bizi.

*Olmadı geceyi onun bulduğu bir yerde geçiririz, sabah da yola çıkarız.

*Tamamdır. Adaya varalım da gerisi kolay.

Bu arada Enver düşünceli bir halde tekneyi kullanmaktadır.

* Ne oldu böyle Enver Kaptan? Bozulmuyorsun değil mi şakalara?

* Yok be Mahir. Dalgınım biraz, kafam bir şeye takıldı.

*Eyvahlar olsun, korktuğum başıma geldi.

*Yok be, o değil. Selanik’e gidiyoruz ya, bir tuhaf oldum. Her gidişte olur bana böyle. Kolay mı, kaç sene kaldım orada. 10 yaşına kaa Silistre’de kalmıştım. Tuna Boyundan Selanik’e gelmiştik ben 11 yaşındayken. Çocukluğum Tuna Boyunda geçtiyse erken gençliğim de Selanik’te geçti. O yüzden Cavid Nazım hocamı hatırlarım her gidişte, en çok o parçalar yüreğimi.

*Git konuş, af dile. Biraz uğraşsan bulursun onu Selanik’te.

* Bulmak mesele değil ki Mahir. Cavid Hocam zaten Beyaz Kule’nin oralarda deniz kıyısında oturur genelde. Orada beklesem illaki rast gelirim bir ara. Ama yüzleşecek halim yok, ne diyeceğim ki? Bana onca yaptıklarından, verdiği emekten sonra öyle haber vermeden gitmemi nasıl açıklayacağım ona?

* Valla orası öyle ama böyle de sürüp gitmez ki bu iş. Neden kaçmıştın zamanında?

*Zora gelemedik. Yanında kalsam belki çok daha farklı olurdu her şey. Bizim kaptan Selanik’e gelmişti o vakitler, beni gemiye çağırınca kurtulayım artık dedim, hiç düşünmeden kaçtım. Çok büyük hata ettik, insan sonradan anlıyor ettiklerini.

* Hocan anlattığın gibi biriyse seni affeder. Bence konuşmalısın onunla.

* Yok Mahir, bakamam yüzüne. Selanik’te Beyaz Kule’nin yanına yaklaşamıyorum olur da rastlaşırız diye. Birkaç kez gördüm uzaktan onu, beni görmesin diye bin takla attım, yolumu değiştirdim. Diyecek bir tane lafım bile olsa konuşurum aslında, bilirsin sakınmam sözümü, ama çok büyük ayıp ettik. Halbuki zamanında bana zor gelen her yaptırdığı şey benim iyiliğim içinmiş.

*Hep öyle değil midir zaten? İnsan ailesini de harcar hep böyle. Neyse, takma kafana. Düzelir her şey.

Bu arada Sinan bağırdı.

*Ada göründü valla. Bu sefer şaşırmadan gideceğiz galiba.

*Valla Enver, şimdi tebriği hak ettin işte. Biraz dinlenmek hepimize iyi gelecek, sen de biraz açılırsın.

Tekne ile yavaş yavaş adaya yaklaşmaya başlarlar.
ertansaban
ertansaban
Admin
Admin

Kadın
Mesaj Sayısı : 439
Yaş : 30
Nerden : БУPCA
Kayıt tarihi : 02/07/08

http://ertansaban.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Rumeli Korsanları Bölümleri Empty Geri: Rumeli Korsanları Bölümleri

Mesaj  ertansaban Perş. Ekim 02, 2008 9:53 pm

Üsküp’e gelen Hüseyin Bey Üsküp’teki kız mektebinin bahçesinde oturmaktadır. Gözleri Şadiye Elif’i aramaktadır. Sonunda onu görür ve yanına yaklaşır.

* Muallim Hanım. Sana böyle de hitap edecekmişiz demek ki.

* Hüseyin Abi. Seni görmek ne güzel. Ne ara geldin Üsküp’e?

* Dün geldim. Çok kalmayacağım. Birkaç dostumla buluşmam gerekiyordu. Arada seni de göreyim dedim. Hem sana da söyleceklerim var.

* Dinliyorum Abicim, nedir mesele?

* Şimdi, İşkodra’da kız çocukları için açılan bir yetimhane var. Orada bizim İttihatçı çocuklardan biri görevli, adı Fahrettin. Bana gizli telgraf çekti, Avrupa’dan eline bazı belgeler geçmiş. Muhtemelen bizimkilerden geldi. Ama hemen hepsi Makedonca ve şifreli. Tarkan’ın işi olmasa sana gelmezdim ama onun Manastır’da işi var.

* Biliyorum Abi, geçenlerde konuşmuştuk.

* O yüzden diyorum ki İşkodra’ya gidebilir misin? Şu an bu işle uğraşabilecek kimse yok, tek çare sen geldin aklıma. Ne diyorsun? Yapabilir misin?

* Valla yaparım ama buradaki işim ne olacak? Çocuklar ne olacak?

* Ben ayarladım her şeyi. Bir hafta izin aldım senin için. Hatta kabul edersen faytonun bile hazır. Haftaya geri döneceksin zaten buraya tekrar.

*Anladım. O zaman yapacak başka bir şey kalmıyor.

* İnan ki acele ihtiyaç olmasa senden bunu istemezdim. Ama söz veriyorum sana, başına birhangi iş gelmeyecek bizden ötürü. Şu an cemiyet sallantıda, herkes çok yoğun çalışıyor, olanları idrak etmek için uğraşıyoruz. Bu iş yarım kaldı, o yüzden sana geldim.

* Sorun değil Abi. Ne zaman yola çıkacağım?

* Yarın sabah. Sekiz gibi saat kulesinin yanında ol, orada olacağız biz.

* Tamam Hüseyin Abi, yarın görüşürüz.

* Görüşürüz Elif. Tekrar çok sağol, Fahrettin’e de selam söyle.

Ayrılırlar ve herkes yoluna koyulur.
______________________________________________________________________________

Teravih namazını kılan gemideki tayfalardan Yunus ve Mehmet çarşının sonundaki çeşmeye doğru yürürlerken aynı zamanda aralarında konuşmaktadırlar. Yunus ile gemide hemşirelik yapan Gülümser kardeştirler. Yunus söze başlar.

* Demek Gülümser almış malzemeleri ha!!! Fitnat Abla olmasa yanmıştık.

* Orası öyle. Bu yardımları geçtim, bizi bu zamana kaa kollamasaydı işler hepten sarpa saracaktı. Limni’deki baskında Enver’in harcadığı adamın adı neydi?

* Şey, Lesaridis. Tamam, o adam tam sopalıktı ama bizim Enver de hiç sinirlerine hakim olamıyor. Çat diye vurdu herifi.

* Onu diyorum işte. Orada Fitnat Abla olmasa bizim Enver mapusta tespih diziyordu şimdi. Yine iyi hikaye yazdılar da kurtulduk.

* Ama bu iş böyle gitmez. Bu adamı biri sakinleştirmeli, elbet başımızı yakacak bu gidişle.

Bu arada çeşmenin başına gelmişler ve Gülümser ile Feride’yi görmüşlerdir.

* Hayırlı akşamlar Bacılar.

Gülümser cevap verdi.

* Size de hayırlı akşamlar. Allah kabul etsin namazlarınızı.

Feride de araya girdi.

* Hayırlı akşamlar. Ya bu arada teravihte bizim Kaptan var mıydı?

* Vardı tabii, zaten o bize buraya gelmemizi söyledi.

* Anladım, tekrardan Allah kabul etsin.

* Amin. Ne yaptınız? Bir sorun yok değil mi?

Gülümser cevap verdi.

* Yok canım. Hemen yola çıkabiliriz.

* Tamam ama çok hızlı değil, yavaş yavaş. İnsanlar daha sokaklarda, teravih çıkışı her yer kalabalık. Etraf iyice sakinleşince koya girelim, işi sağlama alalım.

* Doğru söylüyorsun. O zaman biz önden gidelim.

*Tabii tabii, biz hiç gelmeyelim o zaman. Geçin bakayım arkaya. Önden biz gideceğiz, siz arkadan takip edeceksiniz.

* İlla erkeklik yapacaklar. İyi tamam, haydi…

Yunus ile Mehmet önden yürürken arkadan onları takip eden Gülümser ile Feride aralarında konuşmaya başladılar. Gülümser söze karışır.

* Kız, sende bir haller var bu aralar ama çözemedim tam. Neyin var?

* Yok bir şey Gülümser, ne olsun. Her zamanki halim işte.

* Yok yok, var bir şeyler. Neyse, anlarız yakında.

* Son baskında fazla gerildim. Bizim kaptan az kalsın vuruluyordu. O Federico denen mendeburun koruması az kalsın vuracaktı onu.

*(Gülerek) Anladım, yakında kokusu çıkar diyecektim senin bu halin için ama baksana, kokusu çıkmaya başladı bile.

* Ben anlamadım, ne ima ediyorsun şimdi?

* Tamam tamam, kızma hemen. Yok birhangi şey ima ettiğim. Haydee gidelim, bizimkiler önde kaldı çok.

* Konuşacağız bu ima meselesini, unuttum sanma.

* Konuşuruz, ama şimdi yürümemiz lazım, haydee hızlan.

Hızlı hızlı yürüyerek yollarına devam ettiler.
ertansaban
ertansaban
Admin
Admin

Kadın
Mesaj Sayısı : 439
Yaş : 30
Nerden : БУPCA
Kayıt tarihi : 02/07/08

http://ertansaban.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Rumeli Korsanları Bölümleri Empty Geri: Rumeli Korsanları Bölümleri

Mesaj  ertansaban Perş. Ekim 02, 2008 10:19 pm

Cavid Nazım Bey yine Beyaz Kule’nin yanında denize karşı oturmaktadır. Düşünceli bir biçimde denize bakar. Bir anda aklına eski öğrencisi Enver gelir. Kendi kendine söylenir.

* Hey bre deli çocuk, divane çocuk. Nerelerdesin kim bilir? Hangi beyhude işle uğraşırsın? Aklına koyduğunu yaptın mı? Eline geçen bir şey oldu mu? Vatanı senin gibi gençlere emanet etmeden mi gireceğim kara toprağa ? Ne kadar yazık, en iyi talebemdin, bir sen, bir de Dilaver.Ama o yüzümü kara çıkarmadı ya benim. Ah bre Enver, deli divane Enver...

Bu arada Hüseyin Nazif Bey Cavid Nazım Bey’i sahilde görmüş ve yanına gelmiştir. İlk olarak o söze başlar.

* Cavid bey, Mirim, nasılsınız? Pek dalgınsınız…

* Ooo Hüseyin Nazif , nasılsın değerli dostum? Vallahi dalmışım , kusura bakmayınız. Geldiğinizi işitmedim, buyurunuz, lütfen oturunuz.

* Fazla vaktinizi almıyayım , bir haber var mı Asım'dan veya Bihter'imden? Pek meraktayız, Refika’m da bendeniz de duacınız olduk bir hayırlı haberleri için...

* Merak buyrurmayınız, teşkilatın en yetenekli adamını yolladım İstanbul’a. En kısa zamanda haber alacağız inşallah.Lakin……

* Evet...Lakin...Yoksa…Aman Yarabbim

*Aman durun kardeşim. Henüz bir şey yok, lakin dedim ,çünkü bir baba’ya bunları söylemek pek zor ve elem verici ama yine de Allah’tan umut kesmeyeceğiz. Sonuna kadar cesur olacağız , dirayetli olacağız. Bilmenizi isterim ki fevkalade vatanperver evlatlar yetiştirmişiniz. Bu İstibdadın ıstırabı da biter bir gün elbet, elbet şu Ege'nin dalgaları gibi Hilal’imiz başımızda hür bir şekilde dalgalanır, Zulmün ve gadrin hesabı sorulur. Onların başına bir hal gelmişse , ki Allah’tan dilerim yoktur öyle bir şey , tarih onları sitayişle hatırlayacaktır, şüpheniz olmasın.

*Umarım dediğiniz gibi olur Mirim, umarım. ( Hüseyin Nazif gözyaşlarına hakim olamaz)

*Hüseyin Nazif Bey,yapamayınız lütfen, metin olunuz. Bakın ne söyleyeceğim aklıma geldi, akşam bizim Muallim Şemsi Efendi bir yemek veriyor, malum Feyz-i Sıbyan'ın 12. sene-yi devriyesi , siz de geliniz. Karakaşzade Cavid var bizim, sonra Rahmi Bey de gelecek ,yakınınız olur, Cenevre'den yeni döndü. Hem biraz halet-i ruhiyeniz değişir. Haydi rica ederim kırmayın beni.

* Pekala dediğiniz gibi olsun.

Yürüyerek uzaklaşırlarken fonda "Beşer’in Ardından" çalar.

___________________________________________________________________________

Tarkan Manastır Askeri İdadisi’nde koridorda bir arkadaşı ile birlikte pencerenin yanında ayakta durmaktadır. Gözleri İdadi öğrencisi Fehmi’yi aramaktadır. Nihayet onu görür ve Fehmi’nin de duyacağı şekilde ona bakmadan yanındaki arkadaşına seslenir.

*Havalar bu aralar çok sıcak, sonbahar geldi halbuki, artık hafiften serinlese iyi olacak. Hepimiz bunaldık iyice. Hiç yel esmez oldu. Biraz yel esse, -muin- etse de şu -hilal- dalgalansa tekrar.

Bu iki parola hüviyetindeki sözcük, muin ve hilal, İttihatçılar arasında yaygındı. Bu sözleri duyan Fehmi bir anda Tarkan’a döndü ve mesajı hemen anladı. Tarkan’ın camın kenarına bıraktığı notu gördü. Tarkan ile arkadaşı orayı terk ederken Fehmi de notu aldı, okuduktan sonra da cebine koydu. Tarkan ile arkadaşı konuşmaya başladı.

*Ne dersin? Anladı mı sence?

* Elbette anladı. Fehmi zehir gibi bir çocuktur. Dediğim gibi, mutlaka güvendiği arkadaşlarını toplayıp dediğimiz eve gelecektir. Manastır bölgesi bizim belki de güçlenebileceğimiz en önemli yer. Buraya çok önem vermeliyiz. Sen irtibatta kal, toplantı haftaya olacak. Ben Resne’ye geçip hemen geri geleceğim. Ben yok iken bu konu ile sen ilgilen.

*Tamamdır Tarkan. Olmuş bil, gönlünü ferah tut.

* Haydi o zaman Allah’a emanet ol.

Sarılırlar ve herkes yoluna devam eder.
___________________________________________________________________________

Abdurrahman Kaptan teravih çıkışında İzmir Valisi’nin evine uğramıştır. Vali onu camide görmüş ve evine davet etmiştir. Bir ara Kaptan Fitnat Hanım ile yalnız kalır. Kaptan konuşmaya başlar.

* Fitnat Hanım, Feride söyledi olanları, size ne kaa teşekkür etsek azdır. Sağolun her şey için.

* Aman efendim, ne önemi var. Neye hizmet etmek istediğinizi bildiğim içindir yardımlarım. Ama bu iş daha ne kaa böyle sürecek Abdurrahman Bey?

* Biz bu yola baş koyduk, istesek de artık başka iş yapamayız.

* Ama nereye kadar korurum sizi, yakalanacaksınız bir gün.

* Su testisi su yolunda kırılırmış, kader öyle yazdıysa biz de boyun eğeriz.

İkisi de kahvelerinden birer yudum alır. Kaptan devam eder.

*Siz günün ahvalini iyi bilirsiniz. Ne alemde ortalık?

*Abdülhamit Han Hazretlerinin mahareti sayesinde Yunan Savaşı’nı kazandık çok şükür. Hala bu adamdan ne ister şu İttihatçılar anlamam. Af çıkartmış çoğu için, ben olsam hepsini bir kerede sallandırırdım.

* Savaş çabuk bitti. Biz de gönüllü gitmeye hazırlanıyorduk savaş için ama gerek kalmadı bizlere.

*Bu zafer bize rahat nefes aldırdı. Bir de şu İttihatçılar olmasa çok iyi olacak.

*Bağışlayın beni, bu konularda sizin kaa bilgili değilim.

* Boş verin Abdurrahman Bey, bilmeyin daha iyi. Zira ben artık onları anlamıyorum.

* Buralarda var mı o dediklerinizden?

*Yok, buralarda asayiş iyi, pek barınamazlar. Çoğu Avrupa’da ve biraz da Rumeli’de.

*Rumeli’ye çok sık gideriz, hiç rastlaşmadık.

*Dedim ya, hiç karşılaşmayın daha iyi. Abdülhamit Han ezecek zaten hepsinin başını inşallah.

* Ben müsaadenizi rica ediyorum Fitnat Hanım. Her şey için tekrar çok teşekkürler.

*Rica ederim Abdurrahman Bey. Müsaade sizin. Görüşmek üzere.

Fitnat Hanım Kaptan’a kapıya kadar eşlik eder ve onu yolcu ettikten sonra eve döner.
ertansaban
ertansaban
Admin
Admin

Kadın
Mesaj Sayısı : 439
Yaş : 30
Nerden : БУPCA
Kayıt tarihi : 02/07/08

http://ertansaban.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Rumeli Korsanları Bölümleri Empty Geri: Rumeli Korsanları Bölümleri

Mesaj  ertansaban Perş. Ekim 02, 2008 10:38 pm

Kara Abbas İstanbul’da, eski bir konakta, İttihatçılardan Muzaffer ile buluşmuştur. Abbas söze başlar.

*Bayağı oldu İstanbul’a gelmeyeli, özlemişim. Sen nasılsın Muzaffer?

* İyi diyelim iyi olsun. Mesele nedir Abbas?

* Sana Avrupa’dan bazı evraklar gelmiş. Onları almaya geldim. O evraklar Cavid Nazım Bey’e geldi, onları teslim almam lazım.

* Anladım. Tamam getiririm getirmesine de o evraklar kesin şifrelidir.

* Biliyorum, halledeceğiz merak etme. Halide Hanım deşifre edecek onları. Bir de bir miktar para da gelmiş olmalı sana.

* İyi hatırlattın, o da Hüseyin Bey’e gidecek. Merkez o paranın bir kısmını ayırdı, kalan kısmını da Hüseyin Bey’e vermem için bana yolladı. Lakin bundan sonra bu para mevzuunda pek sıkışacağız kardeşim. Padişah’ın affından sonra pek çok arkadaşımız vatan’a döndü diye sevinirken, sevincimiz kursağımızda kaldı.

*Ne oldu ? Ne var, hayır mı?

*Yok , ne yazık ki hayır değil, hiç güzel haberler yok. Biliyorsun Mizancı Murat da döndü, bir tek Ahmet Rıza ve Dr. Nazım kaldı dışarıda. O nedenle para bulmakta pek zorlanıyoruz, bu parayı da Ahmet Rıza “Meşveret" in yayın haklarını satarak bulabildi. Bu daha ne ki. Maalesef kardeşim, geçen hafta padişah tarafından Taşkışla sanıklarına sürgün emri çıktı, şimdi kardeşlerimiz “Şeref” vapurunun içinde Trablusgarb’ a sürgüne doğru gidiyor ve tabi daha da acısı savaşta ateşkes ilan edildiğinden beri yine yabancı entrikaları başlamış. Burada toplanan konferanstan Teselya'yı boşaltmamız konusunu Padişah’ın kabul ettiğine dair söylentiler var.

* Aman Muzaffer, bu nasıl şey yahu ? Hey Rabbim, ya onca vatan evladı, toprağa düşen taze fidanlar ne olacak ? Yazık değil mi , günah değil mi? Hey Rabbim delirecem şimdi.

* Dur Abbas dur , celallenme, elbet bunların da sırası gelir, hesabı sorulur , evlad-ı Vatan'ın kanı yerde kalır mı? Şimdi sakin ol.

*Peki peki kardeşim. Bir mesele daha var Muzaffer.

* Nedir?

* Cavid Nazım Bey’in yakın bir arkadaşı var. Oğlu Selanik’te bizim cemiyete üye imiş. Jurnallenip tutuklandıktan sonra bir daha haber alamamışlar. Kızı da gönüllü hemşire yazılmış Yunan Savaşı’nda. Oğlanı büyük ihtimal harcadılar ama kızdan hala bir haber yok. Belki esirler arasındadır ha, ne dersin?

* Olur araştırayım. Kızın adı neydi?

* Bihter, Hüseyin Nazif kızı Bihter.

*Eyvahlar olsun, hemşire demiştin değil mi?

* Evet, ne oldu ki?

* Bizim bir Tıbbiyeli arkadaş var, adı Mustafa. Hani şu tophanedeki toplantıdan kaçabilen tek İttihatçı. Yunan Savaşı’na gönüllü yazılmıştı Mustafa, cephede askerken ona bakan bir hemşire vardı. Sahte kimlik kullanıyordu Mustafa yakalanmamak için, ama cephede gerçek kimliğini öğrenmişler. Bu hemşire de ona kaçması için yardım ederken vurulmuş.

* O hemşirenin de adı Bihter miydi?

* Evet, padişah İttihatçılar için af çıkarınca Mustafa da serbest kaldı. Hemen Makedonya’ya gitti. Gitmeden anlattı bana bunları. Hemşire için Bihter Hemşire demişti. İnşallah aradığın Bihter o değildir.

*Bu kaa tesadüf iyiye işaret değil ama sen yine de bir araştır. Hüseyin Nazif kızı Bihter, ölen kız o mu bir öğrenirsen çok iyi olur. Cavid Nazım Bey benden haber bekliyor.

* Anladım, elimden geleni yapacağım ama çok da ümitlenme. Büyük ihtimal o gibi görünüyor.

* Allah’tan ümit kesilmez. Ben Halide Hanım’a gideceğim. Selanik’e dönmeden sana uğrayacağım. Sen de kesin bir bilgi elde edersen bana söylersin dönünce.

*Tamam kardeşim, yolun açık olsun. İnşallah güzel haberler veririm sana.

* İnşallah, haydi Allah’a emanet ol. Görüşürüz.

Sarılırlar ve Muzaffer Abbas’ı yolcu eder. Abbas yürürken derin derin düşünür ve Bihter’in öldüğü içine doğar. Rumeli’de Akşam ezgisi eşliğinde bölüm sona erer.

3. Bölüm Sonu
ertansaban
ertansaban
Admin
Admin

Kadın
Mesaj Sayısı : 439
Yaş : 30
Nerden : БУPCA
Kayıt tarihi : 02/07/08

http://ertansaban.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz